3 Ocak 2011 Pazartesi

Eski İstanbul Sokakları


Sokaklarına çıkıp aramak istesem
Bulabilir miyim o çocukların seslerini?
Huysuz amcaları, neşeli teyzeleri
Saklandıkları yerden çıkarabilir miyim?
...
...
Soylu ağaçların arasından
kanatlanan kırgın kuşların
kanatlarının gölgesinde
körpe çiçekleri ve köhne kaldırımları
soluyarak uçmaya çalışsam
kıskanmaz mısınız beni?
Ağır başlı sokakların yokuşlarında
salına sallana yürüyerek
sakar bir yaprak gibi
köşe bucak dolaşmaktan bile
''Zevk alıyorum!'' dediğimi düşünün
hissedebilir misiniz?
...
...
O mahallelerinden
o pazarlarından
kırık pencereli ahşap evlerinin önünden geçip
bu kapalı dünyaya inat
bu açık havada
bir kaçık gibi kapılmalı
Eski İstanbul Sokakları'na.
...
...
Kim başlattı bu oyunu?
Başımı duvara yasladığımda,
gözlerimi yummamıştım ki ben!
Hangi ara saklandınız?
Bu kaçıncı Elma deyişim...
Çıkmadınız hâlâ...
Eski İstanbul Sokakları
Duysanıza beni.
ELMA DİYORUM ELMAA!!!

OCAK 2011

2 yorum:

  1. Ay dedem vardı benim, her gece penceremde bana masallar anlatan. Şimdi, ben ona masallar anlatıyorum. Gün ortasında, geceyi yaşamak. Bu şiiriniz, neler yaşattı bana bilseniz. Şahane bir şiir...

    YanıtlaSil
  2. Önceleri dedeniz size anlatıyormuş masalları, şimdilerde ise siz anlatıyorsunuz dedenize; ve size de bir başkası anlatacak yarın... O pencereye yakın olup sizleri dinlemek vardı şimdi. İnsanların anlattığı bütün masalların sonlarını merak ediyorum. Ne kadar şanslısınız. Yorumunuz için de kısaca şunu söylemek istiyorum: Hani duymak isteriz ya... :) Teşekkürler...Güzel günlere...

    YanıtlaSil